SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CENAİZ BAHSİ

<< 3205 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عَبَّادُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا إِسْمَعِيلُ يَعْنِي ابْنَ جَعْفَرٍ عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ أَبِي إِسْحَقَ عَنْ أَبِي بُرْدَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ نَنْطَلِقَ إِلَى أَرْضِ النَّجَاشِيِّ فَذَكَرَ حَدِيثَهُ قَالَ النَّجَاشِيُّ أَشْهَدُ أَنَّهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَأَنَّهُ الَّذِي بَشَّرَ بِهِ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ وَلَوْلَا مَا أَنَا فِيهِ مِنْ الْمُلْكِ لَأَتَيْتُهُ حَتَّى أَحْمِلَ نَعْلَيْهِ

 

(Ebu Bürde'nin) babasından demiştir ki:

 

"Rasûlullah (s.a.v.) bize Necaşi'nin ülkesine gitmemizi emretti. (Ebû Bürde'nin babası rivayetine devam ederek, Necaşi'nin müslümanlığı kabul edişi ile ilgili) macerasını (şöyle) anlattı:

 

"Necaşi: Ben (Muhammed'in) Allah'ın Rasûlü (s.a.v.) olduğuna şehadet ederim. O, Meryem'in oğlu İsa'nın, (kendisinden sonra geleceğini) müjdelediği kimsedir. Eğer üzerimde meliklik görevi olmasaydı, kendisine varır, ayakkabılarını taşırdım" dedi.

 

 

İzah:

Ebû İshak, Amr b. Abdullah es-Sebîî'dir. Ebû Bürde'nin is­mi, bazılarına göre Amir b. Ebî Musa el-Eşarî'dir. Buna gö­re bu hadisin ravisi Ebû Musa el-Eşarî'dir.

 

Abdullah b.'Mes'ud, Necaşi'nin müslümanlıği kabul edişini şöyle anla­tır: "Rasûlullah (s.a.v.) bizi Necaşi'ye gönderdi. Biz aşağı yukarı seksen kişi idik. îçimizde Ca'fer, Abdullah b. Urfuta, Osman b. Ma'zun ve Ebû Musa da vardı. Cemaat Necaşi'nin ülkesine varınca, Kureyş onları istemek üzere Amr b. As'la İmare b. Velid'i hediyelerle Necaşi'ye gönderdi. Bu iki elçi Ne­caşi'nin yanıma girince, ona secde edip sağına soluna koşuşup:

 

"Bizim amcamızın oğullarından bir cemaat bizden ve dinimizden yüz çevirip sizin ülkenize geldiler (onları lütfen bize geri veriniz) dediler. Necaşi de:

 

"Onlar şimdi neredeler?" diye sordu. Elçiler de:

 

"Senin ülkendedir" karşılığını verdiler. Necaşi onları huzuruna çağır­tınca, Hz. Ca'fer arkadaşlarına:

 

"Bugün sizin sözcünüz benim" dedi. Hepsi ona tabi olup Necaşi'nin sarayına gittiler. (Hz. Ca'fer) Necaşi'ye selam verdi, secde etmedi. Necaşi'­nin adamları Hz. Ca'fer'e:

 

"Sen niçin hükümdara secde etmiyorsun?" dediler. Hz. Ca'fer de:

 

“Biz Aziz ve Celil olan Allah 'dan başkasına secde etmeyiz.'' cevabını verdi. Necaşi ona:

 

"Bu nasıl olur?" diye sorunca Hz. Ca'fer de:

 

"Alİah bize Rasülünü gönderdi. O da bize Allah'dan başkasına secde etmememizi, namaz kılmamızı ve zekat vermemizi emretti." karşılığını ver­di. (O sırada) Amr b. As (söze karışıp Necaşi'ye hitaben):

 

"Onlar îsa b. Meryem hakkında size muhalefet ediyorlar" deyince, Necaşi:

 

"Onlar Hz. İsa ve annesi hakkında ne diyorlar?" diye sordu. (Orada­ki müslümanlar da):

 

"Biz bu hususta Allah'ın dediğini deriz. (Allah'ın Hz. İsa hakkındaki sözü ise) şudur: Hz. İsa Allah'ın kuludur. Ve Allah'ın, kendisine hiç bir er­keğin temas etmediği, sadece Allah'a bağlı bir bakire olan Meryem'e ilka ettiği ruhudur" dediler. Bunun üzerine Necaşi yerden bir çöp alıp:

 

"Ey Habeş'liler, ey keşişler, papazlar ve rahibler. Allaha yemin olsun ki, bunlar bizim Hz. İsa hakkında söylediklerimize şu çöp kadarını bile, ila­ve etmiyorlar. Ey müslümanlar, sizi ve yanından geldiğiniz zatı, tebrik ede­rim. Ben onun Allah'ın Rasûlü olduğuna şehadet ediyorum. Zaten biz onu İncil'de bulmuştuk. O Rasülü, Meryem oğlu İsa da müjdelemişti. Ey misa­firler (ülkemde) istediğiniz yerde kalabilirsiniz. Allah'a yemin olsun ki üze­rimde hükümdarlık görevi olmasaydı, varır onun ayakkabılarını taşır, ayak­larını yıkardım."

 

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerif, Habeşistan kralı Necaşi'nin müsIüman olduğuna, bu sebeple de Hz. Nebi'in onun gıyabında cenaze namazını kıldığına delalet etmektedir.